6 Şubat 2015 Cuma

BEYOĞLU PASAJLARINA YOLCULUK

  Her birinin kendine göre farklı özellikleri olan ve görkemli yapılarıyla dikkatleri üzerinde toplayan, Beyoğlunu Beyoğlu yapan Pasajları.Kimileri ard arda sıralanmış kimileri de ara ara serpiştirilmiş tarihe meydan okuyan renkli yapıları.Bazısı deri mağazaları ve sinemalarıyla tanınmışken,bazısı da çiçek dükkânları ve pastaneleriyle ün kazandı.Kimisi nice müdavimleri ağırladı,kimisi ise  koridorlarında tütün kokularını.İnişli çıkışlı sokakları birbirine bağlamakla sınırlı kalmayıp,şehrin olağan hareketliliğine karşı canlılığını ilk günkü gibi koruyan taştan binaları.Büyük kısmı dünde vardı,bugünde .Yıllar öncesindeki  alışveriş adresinin ilk durakları.Şimdilerde ise her türlü kesime  hitâp eden mağazaları,sanatseverleri bir araya toplayan sahafları ve ilgi çekiçi dükkânları…Belki de yıllar sonra,şimdiki halleriyle hatırlanacak ve zihinlerde hep aynı isimle anılacak olan Beyoğlu Pasajları…

“TARİHİ ÇİÇEK PASAJI”
  Beyoğlu’nda, İstiklal Caddesi ile Sahne Sokağı’nın kesiştiği köşede ünlü Naum Tiyatrosu yer alırdı.Tanzimat döneminde, Sultan Abdülhamit ve Sultan Abdülaziz tiyatro seyretmek için Naum Tiyatrosu’na gelirlerdi.Naum Tiyatrosu, gerek İtalyan besteci Verdi’nin “II Trovatore” adlı ünlü operası olsun gerekse sahnelenen İtalyan operaları nedeniyle İstanbul’un ve Avrupa’nın sayılı kültür merkezleri arasında yer alırdı.
  1870 yılında gerçekleşen büyük Beyoğlu yangınında, Naum Tiyatrosu’da yanarak yıkılmış ve Hristaki Zografos Efendi, 1876 yılında yanan Naum Tiyatrosu’nun yerini satın almıştır.Bu arsa üzerine, İtalyan mimar Cleanthy Zanno’ya çizdirdiği proje içinde hem bir çarşı hem de bir apartman barındıran bina yaptırıldı.Binanın altında 24 dükkan,üstünde ise 18 lüks daire bulunuyordu. Binaya ise ” Cité de Péra” adı verilmiştir.Pasajın o dönemlerde ev sahipliği yaptığı önemli dükkanlardan bazıları da şunlar idi: Acemyan’ın tütüncü dükkanı, Maison Parret ve Vallaury’nin pastanesi, Natürel çiçekçisi, Pandelis’in çiçekçi dükkanı, Schumacher’in fırını,Keserciyan’ın terzihanesi, Yorgo’nun meyhanesi, Sideris’in kürk mağazası…Ayrıca Cité de Péra binası Hristaki Pasajı olarakda bilinirdi.
  1908 yılında bina mülkiyeti Sadrazam Sait Paşa’ya geçtikten sonra Beyoğlu’ndaki çiçekçiler pasaja toplanmış ve pasajın adı “Çiçekçiler Pasajı”na dönüşmüştür.1940’lı yıllardan itibaren  bira ve meyhaneler açılmış çiçekçiler yavaş yavaş başka yerlere taşımış ve geriye sadece “çiçek” adı kalmıştır. Pasajın ilk meyhanesini açan ise Yorgo Efendi olmuştur.
  Pasaj 1978’de çökmüş ve bir süre bu şekilde kalmıştır.İlerleyen dönemde, Çiçek Pasajı’nı Güzelleştirme ve Yaşatma Derneği’nin gayretleri ile restore edilmiştir.Ayrıca pasaj öğle saatlerinden itibaren ev sahipliği yaptığı bira ve mayhaneleriyle, turistlerin en uğrak yeri haline gelmiştir.Gösterişli orta kubbesi ve altında daire şeklinde dizili masaları,geniş ve ferah ortamıyla Beyoğlu’nun en süslü binasıl olma özelliğini taşıyor.
image
 “ATLAS PASAJI”
  Osmanlı mimarisinin hakim olduğu Atlas Pasajı, 1877’de inşa edildi.1870 senesindeki  Galata yangınında zarar gördükten sonra, 1900’lü yıllarda onarıldı.Pasajla aynı adı taşıyan bir de sineması Mevcut. İki yanındaki efsanevi Atlas Sineması ve İstanbul Devlet Tiyatrosu Küçük Sahnesi ile şehrin kültür sanat hayatının adresi olmuş.Pasajda genellikle giysi,hediyelik eşya,hobi ve ev eşyaları satılıyor.Pasajın ön kapısı İstiklâl Caddesi’ne,arka kapısı da Aşağı Çeşme Sokak’a açılıyor.Pasajın girişinde sanat düşkünlerininde en önemli adreslerinden biri olan Sefahathane dikkatleri çekiyor.Ayrıca arkası arkasıya dizilen dükkanlarının rengarenk camları ve vitrinleri, yer yer mağazaların içinden gelen tütün kokuları ve Osmanlıyı yaşatan mimarisiyle kesinlikle ziyaret edilmesi gerektiğini bir kez daha bizlere hatırlatıyor.
“ASLIHAN PASAJI”
  İstiklâl Caddesi üzerinde ,Avrupa Pasajı’nın bir paralelinde bulunan Aslıhan Pasajı ,kitap düşkünlerinin eski kitap kokusunu buram buram hissedilebileceği bir yerdir.İki katlı bina içinde barındırdığı onlarca dükkanı ile yılların ve hatıraların arasında kaybolunalabilecek bir sahaf cennetidir.Aslıhan Pasaj’ında felsefe, kişisel gelişim, parapsikoloji de dahil birçok alanda ikinci el kitabı çok uygun fiyatlara bulabilirsiniz.İçinde saatler geçirilmesine fazlasıyla müsaittir.Eski kitapların yanı sıra eski aktüalite dergileri,koleksiyonunuza ekleyeceğiniz klasik posterleri ve film afişlerini,yıllar öncesine ait çizgi romanları,rengarenk plakları bulabileceğiniz  huzur, nostalji, tarih kokusunu içine çekebileceğiniz müthiş bir yer.
“RUMELİ PASAJI”
  Beyoğlu’nun en ünlü pasajlarından biridir Rumeli Pasajı .Taksim Meydanı’ndan tünele doğru ilerlediğimizde,Fransız Konsolosluğunu geçtikten sonra sağda,karşımıza Rumeli Pasajı çıkar.1894 yılında Ragıp Paşa tarafından yaptırılmış ve ilk başlarda konut olarak kullanılmıştır.Daha sonraları konut yaşamının sonlanmasıyla birlikte iş yeri olarak kullanılmaya başlandı.İtalyan mimarisinden izler taşıdığı görülüyor.İki kapıya sahip olan bu pasajın  biri İstiklâl Caddesi’ne ,diğeri arka tarafta bulunan Öğüt ve Mayacı Sokaklara açılıyor.Ayrıca pasajın iki giriş kapısında da dönemine uygun olan barok ve ampir üslûpta süslemeler yer alıyor.
  Giriş katında kitapçı ve birkaç giysi dükkanının yanında çeşitli aksesuarlar satan tezgâhlara rastlamak mümkün.Binanın genelinde ise restaurantlar ve eğlence alanları bulunuyor.
  Son zamanlarda da geçirdiği tadilatlarla gelişime gösteren pasajda resim,dans atölyeleri,cafelerde bulunuyor.
image
“AVRUPA PASAJI”
  Avrupa Pasajı,Aynalı Pasaj olarakta bilinmektedir.Bunun nedeni ise içindeki 22 dükkanı birbirinden ayıran aynaların bulunmasıdır.Beyoğlu’nda Meşrutiyet Caddesi ile Sahne Sokağı’nı  birbirine bağlayan, bir binada bulunmaktadır  ve  Beyoğlu’ndaki en eski pasajlardan biridir.Pasajın dışcephelerini kadın heykelleri süslemektedir,bu nedenle diğer pasajlar arasında en çok dikkat çekenidir.3 katlı olan Avrupa  Pasajı’nda turistik hediyelik eşyalar,antika,kemerler ve düğmelerin yanı sıra halı dokumalarıyla giysi satan dükkanlar bulunmaktadır.Avrupa Pasajı  İtalyan mimarisinden izler taşıyan ve ardarda dükkanların sıralandığı asırlık pasajdır.
“AZNAVUR PASAJI”
  1883 yılında inşa edilen pasaj, 1989 ve 1993 yıllarında yapılan tadilatla bugünkü halini aldı. Dokuz katlı olan Aznavur Pasajı çok katlı pasaj olmasıylada dikkat çekiyor.Ayrıca İtalyan mimarisinin de izlerini taşıyor.Galatasaray’daki pasaj sonraları birçok kez tadilat geçirmiştir.İstiklâl Caddesi’nin en kalabalık ve canlı pasajıdır.İçerisinde sürekli bir hareketlilik hakimdir.Beyoğlu’nun alışveriş tutkunlarını bir araya getirdiği önemli yerlerden biridir.Pasajın giriş kapısından itibaren hediyelik eşya, el işleri, seramik ürünler satan dükkanlar göze çarpar.Alt  katta eski tarzda kıyafetler,çizgi romanlar ve müzik dükkanları yer alıyor.Üst katlarda ise fitness salonu,müzik kursu gibi farklı iş yerleri hizmet veriyor.Pasajda bulunan mağazalarda envai çeşit hediyelik eşya, minyatürler, sedef kaplamalı kutular, nargileler ve gençlerin tarzına hitap eden giysiler satılıyor.
  Pasajda 28 mağazanın yanı sıra kafeteryalar da var. Köy Cafe, bilardo salonu ve internet cafe, spor salonu, resim atölyesi, dans salonu bunlardan birkaçı.
  Kapılar, İstiklal Caddesi ve İngiliz Konsolosluğu’na açılıyor. Pasaj, sabah 7.00’de açılıyor. Dış ana kapı gece saat 01.00’de kapanıyor. 01.00’den sonra içeride müşteri ya da çalışan biri olduğu zaman sabaha kadar açık tutuluyor.
image
“SURİYE PASAJI”
  Suriye Pasajı (Citê’de Syrie) Beyoğlu’nun en büyük ve en eski pasajlarından biridir.İlk olarak 1901 yılında Suriye uyruklu olan Hasan Halbuni Paşa ve zamanın İstanbul Ticaret Odası reisi olan dayızadesi Mehmet Abdud Paşa tarafından kurulmuştur.Daha sonradan Mimar Demetre Th.Bassiladis tarafından projelendirilmiş ve binanın inşaatı 1908 yılında 3 ayrı bina olarak tamamlanmıştır. Daha sonradan binalar kendi aralarında birleştirilmiştir. İstiklâl Caddesi üzerindeki,Gönül ve Piremeci sokakları arasında yer almaktadır.Suriye Pasajı bina girişini içeren zemin katı,galeri katı üzerinde 4 kat ve geri çekilmiş bir kata sahiptir.  İkinci ve üçüncü kat arasında yer alan sütundaki süslemeler ve iki kat boyunca devam ediyor izlenimi veren pencereler binaya özellik katmış daha da değerlenmesini sağlamıştır.Ayrıca Suriye Pasajı alt katı çarşı,üst katI konut olarak tasarlanmış olan ilk bina özelliğini taşımaktadır.Türkiye’nin ilk sineması bu pasajda açılmıştır.1911 yılında binada tadilât yapılarak bir kısmı sinemaya dönüştürülmüştür.İlk başlarda ismi “Santral Sineması “(Cine Centrale) olan ve ikinci vizyon filmlerini gösteren sinemanın ismi sonraları sırasıyla değişime uğramıştır.Bunun sebebi ise kalitesini yükseltmek istemesidir. “Şafak”,”Cumhuriyet” ve son olarak da  “Zafer” adlarını almış ve faaliyetine son vermiştir.
  Pasajdaki dükkan sayısı sınırlıdır.En çok ilgi göreni arasında “By Retro” yerini korumaktadır.,Pasaj 100 yıldan uzunca bir süredir pek çok farklı kültürlere mensup şahsiyetlere,bürolara,işletmelere ev sahipliği yapmış  ve yapmaya da devam etmektedir.İçinde ise kürkçü ve deri dükkanlarının yanında  eski giysilerin,antikaların satıldığı dükkanlara  uğramak mümkündür.


MİZANPAJ:
image
Yazı ve Fotoğraf: Seda Şakiroğlu  
İTALİK Dergisi - 17.Sayı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder